• @bilalbagis
  • Tweets by ‎@bilalbagis

EcoPolitics Café

~ Economics, Politics, Travel, Miscellaneous… / Ekonomi, Politika, Gezi, Gündem…

EcoPolitics Café

Monthly Archives: January 2023

Mefistofeles, Faust ve kâğıt para

30 Monday Jan 2023

Posted by biba in Uncategorized

≈ Leave a comment

Bütçe açıklarını kapatmak için para basan (%100’e yakın enflasyon oranı ile) Arjantin’in bugün içine düştüğü enflasyon-para arzı kısır döngüsü ve 1990’ların Türkiye’si, Goethe’nin #Faust’unun ikinci cildinde Mefistofeles ve Faust’un, maddi sorunlar yaşayan zor durumdaki İmparatora karşılıksız sınırsız kâğıt para basma önerisinin günümüz uygulaması gibi.

Arjantin’in hatalarından her ülke dersler çıkarmalı, yeni yılda 1990’ların hataları tekrarlanmamalıdır. Bütçe açıkları, karşılıksız para basılarak karşılanmamalıdır:

https://www.bbc.com/news/business-64258488

Advertisement

Kınama / condemnation

22 Sunday Jan 2023

Posted by biba in Uncategorized

≈ Leave a comment

[EN]

I strongly, wholeheartedly condemn the shameless, inhumane and vile attack on the holy book Quran, in front of the Turkish Embassy in Stockholm, Sweden. Shame on the Swedish authorities for encouraging and permitting the hate crime, incitement, and insult on our sacred values.

This is not free speech or freedom of expression! But rather an outright hate crime!

Unfortunately, islamophobic provocations are on the rise, especially in Europe!

#StopSweden #NoToHate #notoislamophobia

#respect #respectreligiousdiversity

#respectholybooks #respectbeliefsvalues

[TR]

#İsveç Hükümetinin kutsal kitabımız #Kuran-ı Kerim’in yakılmasına göz yummasını; artan İslam düşmanlığını kınıyor, lanetliyorum.

#NoToHate #notoislamophobia

#respect #respectreligiousdiversity

#respectholybooks #respectbeliefsvalues

“Allah’ın nûrunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler hoşlanmasalar da Allah, nûrunu tamamlamaktan başka bir şeye razı olmaz.” (Tevbe Suresi 32. âyet).

“Onlar ağızlarıyla Allah’ın nûrunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kafirler istemeseler de Allah nûrunu tamamlayacaktır.” (Saff Suresi 8. âyet).

———————-

P.S.: It surely is a responsibility to respect one’s freedom, his right to enjoy it, and prevent anyone from stealing it from them. However, if you’re enjoying your own, it can never be at the cost of the other’s.

There should, therefore, be boundaries to the personal rights. One individual’s freedom ends where another’s begins.

Sahi, neydi mutluluk?

20 Friday Jan 2023

Posted by biba in Uncategorized

≈ Leave a comment

Mutluluk neydi?

“Para” mıydı? “Başarı” mıydı? “Emek” miydi? “Şan, şöhret veya ünvanlar mıydı?

Peki, sevgi neydi? “Selvi boylum, al yazmalım” ın, meşhur son sahnesi, 1970’ler ve 1980’ler boyunca düşündürmüştü…

Neyse konumuz, sevgiden ziyade mutluluk…

Bir dost sohbeti, bir kahve kokusunda, sıcak bir ekmek, bir çocuğun gülümseyişinde mi gizliydi mutluluk?

Aslında, the Beatles mutluluğun en azından satın alınamayacağını daha 1964’te hatırlatmıştı.

Kahneman gibi davranışsal iktisatçılar, bugün de, mutluluk ile gelir veya servet arasında pozitif bir ilişki olmadığını; hatta bu ilişkinin tam tersi yönde olabileceği konusunda uyarıyorlar.

Adam Smith bile 1770’lerde, servet sahiplerinin mutluluğu, cömertliği veya kanaatkârlığı değil; ben merkezciliğinin ve fayda gözeten duruşlarının, toplumların refahını artırdığını yazmıştı.

85 yıldır devam eden bir Harvard çalışmasının yeni sonuçları ise daha ilgi çekici: “iyi bir hayat, iyi kişisel ilişkiler üzerine kurulur”. Çalışma, mutluluğu, yaşam kalitesini belirleyen en önemli etkenin, ilişkilerimiz olduğunu gösteriyor.

Uzun vadeli mutlu ve sağlıklı bir hayat, yakın ve iyi ilişkiler ile mümkündür. İyi ilişkiler de aile, arkadaşlar ve toplum üzerine kurulur. Anne-baba, arkadaş ve akraba çevresi ile güçlü bağlar; iyi ilişkiler…

Kültürümüzün ve inancımızın da özünde bu yok mudur? Anne-baba hakkı, sıla-i rahim, akraba ziyaretleri vs…

Benim bu uzun soluklu çalışmada özellikle ilgi çekici bulduğum noktalar:

  • Hayatınızda (değer verdiğiniz, size değer veren) en azından bir kişi olsun.
  • Gecenin bir yarısı veya her canınız sıkıldığında arayabileceğiniz biri olmalı.
  • Sorun yaşadığınızda, hastalandığınızda, gece korktuğunuzda; acınızı, sevincinizi paylaşmak istediğinizde yanınızda biri olsun,
  • Hatta tanımadığınız insanlarla selamlaşmak (Amerikalılar haklıymış), insanlara gülümsemek (bizim inancımızda da sadakadır), onlardan pozitif dönüş alabilmek;
  • Çocuk büyütmek, yep-yeni bir işe girişmek gibi zorluklar da hayattan tatmini artırıyormuş.
  • İyi ilişkiler, beyin sağlığı için de önemlidir. Hafızanın iyi ve kalıcı olması için, güven duyacağımız ilişkiler ve dostlarımız olmalı.
  • Yalnızlık öldürür; sosyal bağlantılar sağlıklı bir yaşam için olumlu etkiler gösterir.
  • İlişkilerimizin ve arkadaşlarımızın sayısından çok; ilişkilerin kalitesi önemlidir (yurtdışında yaşayanlar daha iyi bilir).

Çalışmaya göre, hayatınızda bunlar veya böyle birileri yoksa, daha stresli, daha mutsuz ve daha sağlıksız olma ihtimaliniz çok yüksek imiş.

…

A Harvard survey since 1938: A good life is built on good relationships.

“The Good Life” by Study leaders Robert Waldinger and Marc Schulz

Survey link: https://www.adultdevelopmentstudy.org/

Book: https://www.amazon.com/Good-Life-Lessons-Scientific-Happiness/dp/198216669X/?tag=nb013-book-20

Resesyonun yılı 2023’te Türkiye

09 Monday Jan 2023

Posted by biba in Uncategorized

≈ Leave a comment

…

Bloomberg ile aynı gün, aynı yorumu yapmışız “batılı liderlerler (Erdoğan kazanacağı için) gergin; CB Erdoğan seçimleri rahat kazanır”.
Ben, birkaç gün önceden yollamıştım elbette. Fikir bana ait :))

Link: https://www.sabah.com.tr/galeri/dunya/bloombergten-cok-carpici-secim-analizi-batili-liderler-gergin-erdogan-her-turlu-rakibini-geride-birakabilir

Link: https://www.bloomberg.com/opinion/articles/2023-01-09/will-erdogan-stay-or-go-in-2023-turkey-s-election-is-the-one-to-watch

…

Yeni Safak’taki yazım:

Türkiye Yüzyılı 29 Ekim 2023’te başlıyor. Kendi deyimiyle, Türkiye için hayallerini gerçekleştirmek için son kez oy isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tekrar seçilmesinin önünde bir engel görünmüyor. Bu da bugün Türkiye’nin ticari ve politik rakiplerini kara kara düşündürüyor.

Dünya ise 2022’ten kalma Rusya-Ukrayna Savaşı ve enflasyonist süreç ile mücadeleye devam ederken; 2023’te de Çin’deki kapanmalarla bağlantılı yavaşlama, parasal sıkılaşma adımları ve ekonomik yaptırımlar nedeniyle yeni bir resesyon endişesi yaşıyor. Bu kış veya önümüzdeki kış Avrupa’nın karanlıkta ve soğukta kalma ihtimali yüksek.

2023’te en fazla merak edilenler ise; 

  • Çin de Tayvan’ı işgal eder mi?
  • Çin’deki büyüme toparlanabilir mi?
  • Ukrayna’da barış olur mu?
  • Asya’dan sonra Afrika’da da yeni finansal krizler olabilir mi?
  • Türkiye’de enflasyon tekrar yüzde 20’lere gerileyebilir mi?

KÜRESEL GÖRÜNÜM

Küresel ekonominin motoru Çin ekonomisi zayıflıyor. 2022’de büyümenin yüzde 3’lere gerilemesi bekleniyor. 2023’te de yavaşlamanın devam edebileceği konuşuluyor. Bu durum şüphesiz dünya için iyi bir haber değil. Dahası tedarik zinciri ile ilgili sorunlar ve çip krizi de devam ediyor. 

IMF gibi uluslararası kuruluşlar da yeni bir küresel resesyon bekliyor. Küresel ekonominin 3’te 1’inde resesyon beklentileri güçlü. Batı’da konut fiyatlarının patlak vermesi de konuşulmaya başlandı. Örneğin, Çin’deki Kovid-19 politikaları, dış talebin zayıflaması (ki bu yüzden iç-talebe yöneldiler) ekonomiyi zorluyor. 

ABD enflasyonist süreç ile mücadele ve parasal sıkılaştırma adımları nedeniyle riskte. Avrupa, temelde Ukrayna’daki savaş ve enerji arzı nedeniyle resesyona girebilir. AB’nin yarısı resesyon riskinde. Nitekim, örneğin ABD ve Avrupa’da PMI verileri de 50’lerin altında.

Artan borçlar ve maliyet sorunları Mısır dahil Afrika’nın geneline yayılıyor. Asya’dan sonra Afrika’da da yeni bir ilk günah krizi dalgası bekleniyor.1 Güçlü dolar, ABD ve Avrupa’daki yüksek faizler, bu ekonomilerin borçlarının sürdürülebilirliğini zorlaştırıyor. 

Batı’daki daraltıcı politikalar, faizleri artırarak ekonomileri soğutma ve enflasyonu kontrol altına alma çabaları da büyük oranda başarısız oldu. Pandemi döneminde başlayan trilyonlarca dolarlık mali genişlemenin de sonlanması ve sıkılaşmaya geçilmesi; reel sektörü ve istihdam piyasalarını ciddi anlamda zorlar. Türkiye’de ise böyle bir ihtimal görünmüyor.

BRETTON-WOODS ÇÖKER Mİ? 

Rusya’nın eski Devlet Başkanı Medvedev, 2023’e yönelik beklentileri arasına şu üç unsuru da eklemişti: 1970’lerden sonra önemli dönüşümünler geçiren ancak hala II. Dünya Savaşı sonrasından kalma ABD, AB ve Japonya merkezli Bretton Woods sistemi, IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşlar çökecek, dijital paralar, dolar ve avro gibi para birimlerinin küresel rezerv para rollerinin yerini alacak, finansal para, onunla birlikte de finansal aktivite ve hisse piyasaları ABD ve Avrupa yerine Asya’ya kayacak. 

Bretton-Woods hemen çöker mi bilinmez, ancak Türkiye yeni bir merkeze dönüşüyor. Bundan şüphe yok. Türkiye, adım adım yeni bir enerji merkezi olma yolunda. Bir yandan, Rusya ve Azerbaycan gibi ülkelerden gelen enerji, Türkiye’nin ihtiyaçları için kullanılıp; fazlası ihraç ediliyor. Diğer yandan da Türkiye, Mavi Vatan’da enerji arayışları, nükleer santral ve yenilenebilir kaynaklar ile enerjide dışa bağımlılığını hızla azaltıyor.

Türkiye, aynı zamanda bir lojistik merkeze de dönüşme yolunda. Avrupa gibi dev bir pazara yakınlık, Asya-Afrika ve Avrupa’nın kesişim noktasındaki kritik konum önemli bir avantaj sağlamaktadır. Orta Koridor’un giderek artan önemi ve Kuşak-Yol Girişimi de bu değeri güçlendiriyor, pekiştiriyor. 

Türkiye, benzer kategoride lanse edildiği birçok gelişmekte olan ülkenin aksine çok güçlü, rekabetçi ekonomisi ve devasa boyutta ihracat potansiyeli ile yeni dönemin yıldızı olabilir. Özellikle de Çin’in konumunun gittikçe zayıfladığı yeni dönemde, Türkiye’nin önemi çok daha fazla artacaktır.

KRİZLERİ FIRSATA ÇEVİREN TÜRKİYE 

Türkiye’nin geleceği parlak! Ancak, enflasyonist beklentilerin tekrar tetiklenmemesi önemlidir. Yüksek enflasyon beklentileri denkleme eklendiği taktirde, geri dönüş çok zordur. Kurdaki istikrar, azalan dolarizasyon, baz etkisi ile gerileyen enflasyon ve güçlenen finansal istikrar ortamından iyi faydalanılmalıdır.

Dış şoklara karşı dayanıklılık artırılmalı. Bunun için de endüstriyel dönüşüm ile Türkiye’nin rekabet avantajı artırılmalıdır. İhracatın katma değerini artırmaya devam etmek gerekiyor. Finansal piyasaların derinleştirilmesi önemli ve öncelikli ihtiyaçlardan biridir. Kredi büyümesi ve bunun patlak vermesi sarmalından ekonominin kurtulması gerekiyor. 

Türkiye, yeni markalar oluşturarak, katma değerini artırarak, söz sahibi bir ülke konumunu güçlendirerek krizi fırsata dönüştürüyor. Artık, adım adım, kendi özgün politikalarını belirleyen; kimseyi taklit etmek zorunda kalmayan ve kimseye yaranmak zorunda olmayan bir Türkiye gerçeği oluşuyor.

EKONOMİK BAĞIMSIZLIK

1923’te İzmir’deki ilk Türkiye İktisat Kongresi’nde en fazla üzerinde durulan konulardan biri de ekonomik bağımsızlık idi. Lozan’da da dönemin Ankara Hükümeti’nin en fazla üzerinde durduğu ve ödün vermek istemediği temel konulardan biri de bu ekonomik bağımsızlık konusu idi. Osmanlı döneminden kalan tüm kapitülasyonlar ve ekonomik imtiyazlar reddediliyordu.

100 yıl sonra 17 Şubat 2023’te VI. İzmir İktisat Kongresi düzenlenecek. Bu kongrede de 29 Ekim 2023’te başlayacak Türkiye Yüzyılı için yol haritası belirlenmesi hedefleniyor. Milli Teknoloji Hamlesi ile birlikte bu kongre gibi girişimler, Türkiye Yüzyılı vizyonunun anlam kazanmasını sağlayacak. 

Enerji başta olmak üzere, birçok konuda atılan adımlarla bu süreç daha çok anlam kazanacak. 2022’de Rusya-Ukrayna arasındaki tahıl ve barış görüşmelerine aracı olan Türkiye; 2023’te de yeni bir barış süreci için en rasyonel arabulucu konumunda. Türkiye’nin marka değeri, pazarlık gücü, ekonomik ve politik ağırlığı ve merkezi konumu güçlenmeye devam ediyor.

1 ilk günah: Yabancı para cinsinden borçlanma gereği şeklinde tanımlanan ilk günah, kısa vadede göz boyama, siyasi motivasyonlar veya kısa vadeli diğer avantajlar düşünülerek; orta ve uzun vadeli yüksek kur ve faiz gibi riskleri üstlenmek olarak açıklanabilir.

Yazı linki: https://www.yenisafak.com/dusunce-gunlugu/resesyonun-yili-2023te-turkiye-3900400

Türkiye Yüzyılı, yeni teknoloji hamlesi ile anlam kazanacak

02 Monday Jan 2023

Posted by biba in Uncategorized

≈ Leave a comment

Son 1 aydaki #TürkiyeYüzyılı paneli ve #MilliTeknolojiHamlesi konferansı konuşmalarımın özetlerini içeren “Türkiye Yüzyılı, yeni teknoloji hamlesi ile anlam kazanacak” başlıklı yazım…

…

21. yüzyılı Türkiye Yüzyılı yapmanın yolu yerlilik, millilik, özgünlük ve katma değer yaratmaktan geçer. Bu noktada da Türkiye’de son dönemlere damgasını vuran savunma sanayi, eğitim, sağlık, finans ve enerji gibi belli başlı alanlardaki millileşme ve yerlileşme sürecini de kapsayan Milli Teknoloji Hamlesi (MTH) de kritik bir dönüşüme ön-ayak olmaktadır.

Her şeyden önce, Türkiye’nin, aynı kaygı ve önceliklere sahip diğer ülkelerden farklılaşması ve özgün değerler yaratması bu noktadaki en kritik unsurdur. Türkiye’nin özelikle de son 10 yılda ivme kazanan MTH’nin de yüksek çarpan etkisi ile ülkenin kalkınması ve büyümesi sürecine ciddi bir katalizör etkide bulunması beklenmelidir.

Türkiye’nin bu doğrultudaki reel ekonomik altyapısı da sağlamdır. Örneğin, 2021’deki büyüme (son olarak Ağustos 2022’de) yüzde 11,4 olarak revize edildi. 2020’de ise pandemiye rağmen, yüzde 1,9 ile en fazla büyüyen ekonomilerden biri de Türkiye idi.

Enflasyon ve döviz kuru oynaklıklarına rağmen, büyüme trendi 2022’de de devam etmektedir. Türkiye ekonomisi 2022’nin ilk çeyreğinde yüzde 7,5, ikinci çeyrekte ise (beklentilerin ve G-20’deki benzer ülke ortalamalarından da yüksek) yüzde 7,7 seviyesinde gerçekleşti. Üçüncü çeyrekteki büyüme ise yüzde 3,9 seviyesinde gerçekleşti.

Sağlıklı ve sürdürülebilir bir kalkınmanın en kritik unsurlarından biri de fiziksel sermaye birikimi ve bunun için yapılacak yatırım harcamalarıdır. Hem firmaların hem devletlerin yatırım harcamaları, Ar-Ge’ye destekleri, uzun vadeli kaliteli bir büyüme süreci için olmazsa olmaz konumundadır.

Türkiye’de son dönemde yatırım harcamalarının da sürdürülebilir, sağlıklı büyümesi sürmektedir. Sanayi üretiminin öncüsü makine-teçhizat yatırımları tüm hızıyla büyümeye devam etmektedir. Makine ve teçhizat yatırımları 12 çeyrektir istikrarlı bir şekilde büyüyor. Sanayi ve turizm büyümesi de güçlü ve sağlıklı ilerliyor.

Ancak, Türkiye büyük bir ülke ve daha fazlasına ihtiyaç duymaktadır. MTH’nin başarısı için yüksek katma değeri ve invoasyonu genele yaymak gerekmektedir. Savunma sanayiinde, otomotivde, hatta adım adım enerji, kültür ve tarımda ciddi katma değer yaratmaya başladık. Özellikle de savunma sanayinde Ar-Ge yatırımları iyi durumda.

Ama sağlık (hatta yüksek öğrenim vs.) gibi diğer sektörlerde Ar-Ge zayıf seyretmektedir. Eğitimde (bilimsel yayın), sağlıkta (ilaç üretimi), finansta (özellikle de blokzincir teknolojisinde) ve uzay çalışmalarında ise hala alınacak uzun ince bir yol bulunmaktadır.

Ar-Ge’nin bu alanlara, ama gerçekten inovasyona kaymasına ihtiyaç bulunmaktadır. Ancak, Türkiye gibi yeni yükselen ekonomilerde uzun vadeli inovasyona yatırımı kimse yapmak istemiyor. Bunu teşvik edecek, vergi ve daha derin selektif kredi ve teşvik politikalarına ihtiyaç bulunmaktadır.

Türkiye Yüzyılı fırsatı

Türkiye Yüzyılında özellikle de inovasyon atağı önemli bir fark yaratacaktır. Yeni teknolojilere, sermaye birikimi ve beşerî kapasiteye yatırım artık bir zorunluluktur. Nitekim, zenginliğin, gelişmişliğin ve kalkınmanın anahtarı da teknolojiyi, insan kaynağını etkin kullanmaktadır.

Türkiye Yüzyılı perspektifi de yeni bir kalkınma ve merkez olma iddiasının sağlam temellerine işaret etmektedir. Türkiye’yi potansiyel olarak yeni bir küresel iktisadi merkez, önemli bir çekim merkezi; teknolojinin, inovasyon ve girişimciliğin yeni ve iddialı bir merkezi haline getirebilecek bir vizyon olarak göze çarpmaktadır.

Milli teknoloji hamlesi ise, bu makro perspektifin en kritik bileşenlerinden biri konumundadır. Bu makro vizyon ile bağlantılı ve Türkiye’nin son bir yılda uyguladığıTEM (Türkiye Ekonomi Modeli)de büyüme, istihdam, ihracat, yatırım ve cari fazla gibi öncelikli hedeflerle “yüksek büyüme ve düşük cari açık” stratejisine dayanmaktadır. Bu “İhracat Eksenli Kalkınma-Dikey Büyüme” modeli de ancak yüksek teknoloji odaklı, yerli, özgün ve milli politikalarla mümkündür.

Türkiye Yüzyılı vizyonu, bölgesel bir güç merkezi olarak Türkiye’nin konumu sağlamlaştırır. 2023 sonrası ise küresel bir ekonomik güce, yeni bir güç merkezine dönüşmenin temellerini oluşturması ve Türkiye merkezli yeni bir refah halkası oluşturma çabalarını desteklemesi beklenmelidir.

Gün geçtikçe daha fazla teknoloji yoğun hale gelen ekonomik kalkınma ise toplumları, sanayiyi ve ülkeler arası rekabeti değiştirmeye ve dönüştürmeye devam etmektedir. Türkiye’de de son 20 yıldaki hızlı iktisadi yeniden yapılanmanın üzerine, Türkiye’yi yeni dönemde şaha kaldıracak yeni bir iktisadi kalkınma ve yeniden yükseliş döneminin planlamasına geçilmeye çalışılmaktadır.

Türkiye’de bugün savunma sanayi ekosisteminin güçlendirilmesi, tarımsal atılım, Teknofest’ler (ki bilime ve teknolojiye ilgiyi artırıyor), TOGG gibi teknoloji yoğun akıllı araçlar ve yeni enerji hamleleri (yenilenebilir, nükleer, HES enerji adımları) de MTH’ni yaygınlaştırıyor ve altyapısını güçlendiriyor.

MTH’nin önemli bir bileşeni de yeni teknolojiye, sıfır karbon emisyonu ve yenilenebilir enerjiye dayalı yerli bir otomobil girişimidir. TOGG ile birlikte, blokzincir teknolojisi altyapısının da oturması, yerleşik hale gelmesi için adımlar atılmaktadır. Türkiye’nin özelikle de son dönemler odaklandığı blokzincir teknolojisi, önemli bir teknolojik dönüşüm ve katma değer yaratılması sürecine öncülük edebilir.

Tarım teknolojileri (Agtech) de son dönemler dünya genelinde ciddi bir atılım içinde ve hatırı sayılır sermaye yatırımları çekmektedir. Agtech’in son 10 yılda en hızlı büyüyen sektör olduğu tahmin edilmektedir. GSER Report 2021’e göre, 2014-2020 arası dönemde, en fazla yatırım alan alt sektör olarak, blokzincir gibi yenilikçi teknolojileri dahi geride bırakmaktadır.

Pandemi sonrası online hizmetlerin kullanımındaki artış da bilgi teknolojileri, inovasyon ve teknoloji sektörlerinin gelişiminde öncü rol oynamaktadır. ABD, yeni teknolojilerde ve yenilikçilikte liderliği kimseye kaptırmazken, Çin de bu teknolojilerin kullanımı ve uygulamalarında küresel liderliğini sürdürmektedir. Ancak, özelikle de dijital teknoloji altyapısı, ABD ve Çin’den sonra; Avrupa’da ve Türkiye’de de inanılmaz bir hızla yükselmektedir.

Türkiye’de her yıl Teknofest’lerdeki on-binlerce proje başvurusu, bilime, yeniliğe ve teknolojiye olan açlığı ifade etmektedir. Yeni Teknofest’ler ile teknolojiye fazlasıyla ilgili ve heyecanlı yeni bir nesle öncülük ediliyor; bilime ve teknolojiye ilgi artırılıyor.

Türkiye’nin alacağı bu uzun ve ince yolda, önünde farklı ülke ve kurumsal tecrübelerden birçok örnek de bulunmaktadır. ABD’de, günümüzde kullanılan birçok teknolojik yeniliğe öncülük eden DARPA örneğinden hareketle, Türkiye’de de özelikle de savunma sanayi ve güvenlik teknolojilerine yapılacak yatırımların kazandıracağı çok şey olacaktır. Güney Kore ve İsrail gibi ülke tecrübelerinin de farklı boyutlarda örnek alınacak yönlerine odaklanmak gerekmektedir.

İhracat ve katma değerinin artırılması

MTH’nin gelişimi ve dönüşümüne paralel olarak, üretilen yüksek katma değerli ürünlerin satılması, yeni iş birlikleri ve yeni pazarlara açılım da bir o kadar önemlidir. Türkiye’de bugün, bir yandan, ihracat için yeni pazarların oluşturulması ve hatta yurtdışından marka ve şirket satın alımları desteklenirken; diğer yandan da katma değeri yüksek üretime ve inovasyona yatırım önemli bir öncelik olarak belirlenmiş görünmektedir.

Bunların da ötesinde, katma değeri yüksek üretim ve ihracatta rekabet avantajı sağlayacak teknoloji yoğun üretime odaklanma; inovasyonu, bilgi ve teknoloji yoğun üretimi önceliklendirme özel önem taşır. Örneğin, ihracat içinde imalat sanayiinin payı da bugün yüzde 90’ların üzerinde ve umut verici bir resim ortaya koymaktadır.

Türkiye ekonomisini temel dinamiği ihracattan daha fazla faydalanmak şarttır. Özellikle de savunma sanayisi üzerinden dışa bağımlılığın azaltılması ve ihracat atağı Türkiye Yüzyılı’nın itici gücü olacaktır. Ancak, ihracat odaklı kalkınma için, makro-finansal istikrar da önemlidir. Bu noktada da alınacak yol, öngörülebilirliğin ve planlamaların kolaylaştırıcı bir unsuru olacaktır.

İhracat hedeflerinin yakalanması için de örneğin Yeniden Asya, Orta Koridor, Uzak Ülkeler stratejileri kritik roller oynayacaktır. Asya’nın yükselişi, Asya Pasifik ve Güneydoğu Asya’nın artan önemi, Türkiye’nin artan merkez ülke rolü ve gücü (siyasi, askeri, ekonomik birçok alanda), konuları daha çok önem kazanmaya başladı.

Türkiye, Avrasya’nın, Asya, Avrupa ve Afrika’nın kritik kesişim noktasında yeni bir yüksek teknoloji, orta ve üst teknoloji merkezi olarak yeniden konumlanabilir. Yeni bir yüksek teknoloji üretim merkezine dönüşebilir. Bu noktada da blokzincir gibi yeni teknolojilerdeki stratejik avantajın iyi değerlendirilmesi önemlidir.

Ancak, hepsinden önemlisi, daha düşük kaliteli inşaat sektörüne dayalı büyümeden ziyade; tıpkı geçmişte Güney Kore veya Tayvan gibi Asya Kaplanları örneğinde olduğu gibi yüksek katma değerli ihracata dayalı imalat ve sanayi üretimi politikası, mevcut büyüme ikileminin de çözümüdür ve ekonominin de yeni itici gücü olmalıdır.

Savunma ve enerjiden sonra, ihracatın ithalata bağımlılığı noktasında da atılması gereken adımlar mevcuttur. Türkiye’de ara malların toplam ithalat içindeki payı, yüzde 80’lerin üzerine çıkabilmektedir. Bu noktada da yerli ve milli üretime yapılacak yatırımlar ve teşviklerle, savunma ve enerjiden sonra kritik ara malların ithalatına bağımlılık da kolaylıkla aşılabilir.

Türkiye’deki yeni dönem makro vizyonu kapsamında, 21. yüzyılı Türkiye Yüzyılı yapmanın yolu millilik, özgünlük ve kendi katma değerimizi yaratmaktan geçer. Aynı kaygı ve önceliklere sahip diğer ülkelerden farklılaşma ihtiyacı bulunmaktadır. Özgünlük, yerlilik ve millilik bu yeni hikâyenin kritik üç bileşeni olmaya devam edecektir.

Sanayideki büyüme (ihracat içinde sanayiinin payı yüzde 90’larin üzerinde), ekonomide daha geniş kapsamlı yeni bir pozitif kalkınma hikayesi oluşturulması, özgünlük ve inovasyon önemini korumaya devam edecektir. Türkiye Yüzyılı vizyonu ise milli teknoloji hamlesi ile anlam kazanmaya devam edecektir.

Subscribe

  • Entries (RSS)
  • Comments (RSS)

Archives

  • May 2023
  • April 2023
  • March 2023
  • February 2023
  • January 2023
  • November 2022
  • October 2022
  • September 2022
  • July 2022
  • May 2022
  • April 2022
  • March 2022
  • February 2022
  • December 2021
  • November 2021
  • April 2021
  • March 2021
  • December 2020
  • August 2020
  • July 2020
  • June 2020
  • May 2020
  • March 2020
  • February 2020
  • January 2020
  • December 2019
  • November 2019
  • October 2019
  • September 2019
  • August 2019
  • July 2019
  • April 2019
  • March 2019
  • November 2018
  • October 2018
  • August 2018
  • June 2018
  • May 2018
  • April 2017
  • March 2017
  • October 2016
  • July 2016
  • January 2016
  • December 2015
  • September 2015
  • May 2015
  • February 2015
  • January 2015
  • December 2014

Categories

  • Ekonomi
  • enerji
  • finance
  • Uluslararasi iliskiler
  • Uncategorized
  • welcome

Meta

  • Register
  • Log in

Create a free website or blog at WordPress.com.

Privacy & Cookies: This site uses cookies. By continuing to use this website, you agree to their use.
To find out more, including how to control cookies, see here: Cookie Policy
  • Follow Following
    • EcoPolitics Café
    • Already have a WordPress.com account? Log in now.
    • EcoPolitics Café
    • Customize
    • Follow Following
    • Sign up
    • Log in
    • Report this content
    • View site in Reader
    • Manage subscriptions
    • Collapse this bar